Da “Sayı ve Yıldız”, Seçme Şiirler, Şiirden, 2018
Anneler
Sesleniyorum sana bir kadın ve anne sesiyle
Çünkü sen de anne ve kadınsın, sen de biliyorsun
nedir düş kurmadan yaşamak, acının karanlığında gitmek.
Evet, tanıyorsun, ben de tanıyorum
içindeki çarpışmayı, içimdeki çarpışmayı
bir yaz günü bir oğulu kaybetmek
etrafta hayat çınlarken, ışık saatlerini geniş kılarken
ölüm yanındadır fakat dokunamazsın.
Evet onu bilmezdin, ben de bilmezdim
o beyaz yolda
kadim bir kin ile beraber nasıl bir şiddet
iki hayatı yok etti.
Yirmi yaşında, güneş altında ölmek
acımasız ve sıradandır.
Oğlun uzaktaydı ve döndüğü zaman
çok değişmiş olduğundan farkındaydın.
Ama biliyordun, ben de biliyordum:
Tanrı adına öldürmek
Boşluk içine kazı kazmak gibidir.
Şimdi ise her şey fazla, her şey gerçekdışı.
En sevdiğimiz odalar karanlıkta,
Yanıtsız kalmış sorular yüreği aşındırıyor.
Hatıra, bizden kalanı silip yok ediyor.
Madri
Ti parlo da lontano con voce di donna e di madre
perché, donna e madre anche tu, capisci che cosa vuol dire
vivere senza più sognare, viaggiare nel buio del dolore.
Si, tu lo conosci, anch’io lo conosco
lo schianto che hai dentro, che ho dentro
e perdere un figlio in un giorno d’estate
se intorno stormisce la vita, la luce dilata le ore
è avere la morte vicina ma senza poterla toccare.
Si, tu non sapevi, non sapevo io
su quella strada bianca
con quanta violenza compagna di un odio ancestrale
due vite si sono annientate.
Morire a vent’anni nel sole è atroce e banale.
Tuo figlio era andato lontano
E quando è tornato sentivi,
capivi che era cambiato.
Ma tu lo sapevi e lo sapevo io
che uccidere in nome di Dio
è come scavare nel vuoto.
E tutto ora appare eccessivo e irreale.
Le stanze più amate avvolte nel buio.
Domande rimaste sospese corrodono il cuore.
Il ricordo divora ciò che resta di noi.